Çeşme’de eğitim çalışanlarının güvenlik çığlığı: “Artık yeter!”

Türkiye’de eğitim sektörü, yaşanan şiddet olayları ve artan güvensizlik koşulları nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıya. Çeşme Eğitim Sen Temsilciliği tarafından yapılan son basın açıklamasında, eğitim emekçilerinin yaşadıkları zorluklar ve artık sınırın aşıldığı vurgulandı. “Artık yeter! Can korkusuyla çalışmak istemiyoruz!” ve “Can güvenliğimiz sağlansın, gerekli tedbirler alınsın!” ifadeleriyle başlayan açıklama, eğitim alanındaki acil durumu gözler önüne seriyor.

Eğitim Emekçilerine Yönelik Artan Şiddet Tehdidi

Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim çalışanlarına yönelik olumsuz söylem ve yaklaşımlarının, eğitimdeki şiddet olaylarını daha da körüklediği belirtiliyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun getirdiği değişikliklerle eğitim emekçilerinin mesleklerinin itibarsızlaştırıldığı ve emeklerinin değersizleştirildiği ifade ediliyor. Özellikle, şiddet olaylarının sadece fail ya da öfke krizlerinden kaynaklanmadığı, bunun arkasında daha derin sistemsel sorunların yattığına dikkat çekiliyor.

“Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti!” diyerek, yaşanan trajedinin vahametine vurgu yapılan açıklamada, şiddetin ve cinayetin birden fazla faili olduğu ve bunların arasında politikalarla öğretmenlerin hedef haline getirildiği iddia ediliyor.

 

Acil Eylem Çağrısı ve Talepler

Çeşme Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı’na ve ilgili tüm kurumlara acil eylem çağrısında bulunuyor. İşte bu çağrının bazı önemli noktaları:

  • Şiddeti Önleme ve Güvenlik Tedbirleri: Eğitim kurumlarında yaşanan şiddet olaylarını önlemek için acilen etkili güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanması için net adımların atılması isteniyor.
  • Eğitimde Şiddet Yasası: Şiddet olaylarının önüne geçilmesi için “Eğitimde Şiddet Yasası” çıkarılması ve bu yasanın caydırıcı unsurlar içermesi talep ediliyor.
  • Eğitim Programlarının Yeniden Düzenlenmesi: Şiddeti öğrencilere ve topluma kabul edilemez bir davranış olarak öğretecek, toplumsal yaşam becerilerini içeren yeni öğretim programlarının hazırlanması gerektiği vurgulanıyor.

Basın açıklaması tam metin:

“ARTIK YETER! CAN KORKUSUYLA ÇALIŞMAK İSTEMİYORUZ!
CAN GÜVENLİĞİMİZ SAĞLANSIN, GEREKLİ TEDBİRLER ALINSIN!

Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir.

Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir.

Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.

Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti! Şiddetin, cinayetin tek bir faili olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır. “Bir toplumun uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür.”

Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur.

Buradan Milli Eğitim Bakanı’na soruyoruz;

• Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor?

• İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?

Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz.

-Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son bu cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır.

– Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir.

– Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır.
Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir.

• Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.

• Okulda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.

• Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.

• Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.

• Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.

• Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.

• Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.

• İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.

Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!

ARTIK YETER! CAN KORKUSUYLA ÇALIŞMAK İSTEMİYORUZ!”