Çeşme’de Ormana Büyük Tahribat: Sarnıç Kızılkaya’da Neler Oluyor?

26 Eylül’de Çeşme Sarnıç Kızılkaya mevkiinde, bir vatandaş kepçe ve iş makineleriyle ormana zarar vermeye başladı. Çeşme Çevre Derneği ve bölgedeki duyarlı vatandaşların hızlıca harekete geçmesiyle, bu tahribatın önüne geçilmeye çalışıldı. Durum derhal Çeşme Belediyesi’ne iletilirken, belediye zabıta ekipleri olay yerine hızla intikal ederek, tahribatı durdurdu ve gerekli tutanakları tuttu. Ancak yaşanan bu talihsiz olay, doğaya verilen zararın ne yazık ki geri döndürülemez olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Sarnıç Kızılkaya: Çeşme’nin Gözde Yeşil Alanı Tahrip Ediliyor

Çeşme, doğal güzellikleriyle sadece Ege Bölgesi’nin değil, tüm Türkiye’nin gözde destinasyonlarından biri. Ancak Sarnıç Kızılkaya mevkii gibi ender bulunan yeşil alanlar, ne yazık ki son yıllarda artan bir saldırı altında. Tahribata uğrayan bu bölge, 40-50 yılda yetişen endemik bitki türlerine ev sahipliği yaparken, aynı zamanda bölgenin yeraltı su kaynaklarının önemli bir merkezi konumunda.

Çeşme Çevre Derneği tarafından yapılan açıklamada, bu bölgenin yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda sahip olduğu termal ve su kaynaklarıyla da özel bir öneme sahip olduğu vurgulanıyor. Ancak son yıllarda, bölgedeki doğal kaynaklara göz diken sermaye gruplarının betonlaşma isteği nedeniyle Sarnıç Kızılkaya, büyük bir tehdit altında. Dernek, bu saldırıların Çeşme’nin doğasının ve su kaynaklarının geleceği için ciddi bir tehlike arz ettiğini belirtiyor.

Belediyenin Müdahalesi ve Yasal Kısıtlamalar

Çeşme Belediyesi zabıta ekiplerinin olaylara hızlı müdahale edebilmeleri, bölgedeki doğa koruma çalışmalarında önemli bir rol oynuyor. Ancak zabıta ekiplerinin sahip olduğu yetkiler, tahribatı sadece geçici olarak durdurmak ve durumu resmi kurumlara bildirmekle sınırlı kalıyor. Bu durum, ormanlara ve doğal alanlara karşı yapılan saldırıların daha sıkı yasal önlemlerle önlenmesi gerektiğini açıkça gösteriyor.

Belediyenin müdahalesi sonrası, olayın resmi kurumlara bildirileceği ve gerekli yasal sürecin başlatılacağı belirtiliyor. Ancak bu gibi durumlarda, doğaya verilen zarar çoğu zaman geri döndürülemez nitelikte oluyor. Tahrip edilen bitki örtüsünün ve ekosistemin kendini yenilemesi, 40-50 yıl gibi uzun bir zaman dilimi gerektiriyor. Bu nedenle, sadece müdahale değil, önleyici tedbirlerin de alınması gerektiği ortada.