Çeşme’nin en güzel plajlarından biri olan Boyalık, son yıllarda yoğun bir inşaat faaliyetinin merkezinde yer alıyor. Plajın doğal güzellikleri ve berrak denizi, hem yerli halkın hem de turistlerin ilgisini çekerken, bu bölgeye yapılan yüksek katlı binalar ve otel kisvesi altında yapılan konut projeleri, tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Bu inşaat projeleri, Boyalık Plajı’nı özel bir mülk haline dönüştürme çabaları olarak algılanıyor. Özellikle sahil şeridine yapılan binalar, halkın deniz ve kumsal gibi doğal kaynaklara erişimini kısıtlıyor. Bu durum, kamuya ait alanların özel çıkarlar doğrultusunda kullanılmasına yönelik ciddi eleştirileri beraberinde getiriyor.
Halkın Denizine Özel Mülk Kısıtlaması
Çeşme’de inşa edilen bu yüksek katlı binalar ve oteller, deniz kenarındaki arazileri büyük ölçüde kaplamış durumda. Bu yapılar, halkın sahile erişimini engelleyerek, denizin etrafının güvenlik görevlileri tarafından çevrilmesine neden oluyor. “Girmek Yassah, Özel Mülk” tabelaları ile karşılaşan halk, bu durumun haksızlık olduğunu düşünüyor.
Bu gelişmeler, sahillerin halktan alınıp belirli bir zümreye tahsis edildiği eleştirilerini güçlendiriyor. Denize sıfır bu lüks konutların, hem bölgenin doğal yapısını bozduğu hem de halkın sahillerini gasp ettiği iddiaları, kamuoyunda geniş yankı buluyor.
Çeşme Ekonomisine Katkı Sağlamayan Beton Bloklar
Çeşme Çevre Derneği’nin bu konuya yönelik yaptığı açıklamalar, inşa edilen beton blokların bölge ekonomisine herhangi bir katkı sağlamadığı yönünde. Dernek, bu yapıların büyük çoğunluğunun yüksek fiyatlarla satıldığını ve yine yüksek bedellerle kiralandığını belirtiyor. Bu durum, bölgede bir ekonomik döngü yaratmak yerine, zengin bir kesimin yatırım aracı olarak kullandığı bir alan haline geldiği yönünde eleştiriliyor.
Çeşme Çevre Derneği, bu tür inşaat projelerinin kanunlara uygun bir şekilde denetlenmesi gerektiğini vurguluyor. Dernek yetkilileri, otel olarak gösterilen bu yapılarının gerçek amacının belirlenmesi ve yasa dışı inşaatlara karşı önlemler alınması gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, bu tür inşaatların Çeşme’nin doğal dokusunu ve çevresel dengelerini bozduğu da vurgulanıyor.
Halkın Sahillerine Erişim Hakkı
Türkiye’nin kıyı kanunları, sahillerin halkın ortak kullanımına açık olması gerektiğini belirtiyor. Ancak Çeşme’deki bu durum, halkın deniz ve kumsallara erişim hakkının büyük ölçüde kısıtlandığını gösteriyor. Özellikle yaz aylarında bölgeye akın eden tatilciler, özel mülklerle çevrili sahiller nedeniyle denize girecek yer bulmakta zorlanıyor.
Bu tür projelerin devam etmesi durumunda, Çeşme’nin doğal ve kültürel yapısının geri dönülmez şekilde zarar göreceği endişesi, çevre aktivistleri tarafından dile getiriliyor. Yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların, bu tür projelere karşı daha sert ve kararlı adımlar atması gerektiği, halkın ortak malı olan sahillerin korunması için yasal düzenlemelerin artırılması gerektiği belirtiliyor.