Temiz Deniz Eylemi: Deniz Patlıcanlarının Korunması İçin Büyük Mücadele

Çeşme’de deniz patlıcanı av yasağının kaldırılmasına karşı düzenlenen “Temiz Deniz” eylemi, 21 Eylül 2024 tarihinde büyük bir katılımla gerçekleştirildi. Çeşme Kent Konseyi ve Ildırı Su Ürünleri Kooperatifi’nin öncülüğünde gerçekleşen bu etkinlik, bölgenin ekosistemini tehdit eden kararın iptali için güçlü bir toplumsal tepki olarak yankı buldu. Eyleme yüzlerce vatandaş katılarak, denizlerin korunması adına önemli bir adım attı.

Deniz Patlıcanlarının Ekosistemdeki Önemi

Deniz patlıcanları, deniz ekosisteminin sağlıklı işleyişi için kritik bir role sahiptir. Günlük olarak ortalama 350 litre su ve kumu filtreleyerek denizin temiz kalmasına katkıda bulunan bu canlılar, özellikle deniz tabanındaki organik maddeyi ayrıştırarak su kalitesini artırmaktadır. Bilimsel araştırmalar, deniz patlıcanlarının deniz dibindeki tortuları temizlemesi sayesinde oksijen seviyelerinin dengede kaldığını ve birçok deniz canlısının yaşama alanı bulduğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple, bu türün korunması sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve turistik açıdan da büyük bir öneme sahiptir.

Av Yasağının Kaldırılması Tehlikeleri Beraberinde Getiriyor

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 11 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan bir genelge ile Çeşme Ildır ve güneyindeki deniz alanlarında deniz patlıcanı avına izin verildi. Ancak bu karar, 14 Mart 2019’da Cumhurbaşkanlığı tarafından ilan edilen “Özel Çevre Koruma Bölgesi” statüsü ile çelişmektedir. Özellikle bu alanlar, deniz ekosisteminin hassas dengelerle korunduğu bölgelerdir. Deniz patlıcanlarının yok edilmesi, deniz kirliliğini artıracak, balık popülasyonlarını olumsuz etkileyecek ve bu durum turizmi de baltalayacaktır. Çeşme, özellikle yaz aylarında yoğun turist akınına uğrayan bir bölge olup, denizlerin temizliği bu turistik cazibenin devamı için elzemdir.

 

Eylemin Geniş Katılımlı ve Güçlü Mesajı

Çeşme Kent Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Güler, etkinlik sırasında yaptığı açıklamada deniz patlıcanlarının avlanmasına izin verilmesinin, balıkçıların denizden eli boş dönmesine ve deniz ürünlerinin fiyatlarının artmasına neden olacağını belirtti. Dr. Güler, “Türkiye’nin deniz patlıcanı ihracatından elde ettiği gelir sadece 30 milyon dolar. Ancak deniz ekosistemimize verilen zarar, uzun vadede milyarlarca dolarlık kayba yol açacak. Bu yüzden av yasağının devam etmesi hayati bir gerekliliktir.” diyerek Tarım ve Orman Bakanlığı’na kararın iptali çağrısında bulundu.

Çeşme’deki eyleme, çevre aktivistlerinden akademisyenlere, yerel balıkçılardan turizm sektörü temsilcilerine kadar geniş bir kesim katıldı. Ildırı Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Mehmet Yıldız ise deniz patlıcanı avının devam etmesi durumunda, bölgedeki deniz yaşamının büyük zarar göreceğini ve bu zararın geri döndürülemez sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. Yıldız, “Deniz patlıcanları yok olursa, sadece denizlerimiz değil, geleceğimiz de tehlikeye girer.” şeklinde konuştu.

İmza Kampanyası ve Gelecek Adımlar

Eylem sırasında başlatılan imza kampanyası büyük ilgi gördü ve kısa sürede 650 imza toplandı. Katılımcılar, kampanyanın devam edeceğini ve bu sorunun Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınacağını belirttiler. Av yasağının sürmesi gerektiğini savunan çevreciler, Türkiye’nin gelecek ihracat gelirine ihtiyacı olmadığını, çünkü bu gelir karşılığında ülkenin ekosistemine verilen zararın çok daha büyük bir maliyet oluşturduğunu dile getirdiler.

Çeşme’nin Geleceği Tehlike Altında mı?

Deniz patlıcanlarının ekosistemdeki rolü göz önüne alındığında, av yasağının kaldırılması, Çeşme’nin sadece doğasını değil, aynı zamanda ekonomisini de ciddi bir tehlike altına sokabilir. Turizmin bel kemiği olan denizler, kirlilik ve ekosistem tahribatı sonucu çekiciliğini kaybedebilir. Bu nedenle, bu eylem ve devam eden kampanya, bölgenin geleceği için kritik bir öneme sahip.

Eylemin ardından Çeşme Kent Konseyi ve diğer çevre örgütleri, yetkililere çağrılarını sürdürmeye kararlı. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan geri adım atılması istenirken, yerel halk ve balıkçılar da bu konuda güçlü bir dayanışma sergiliyor. Deniz patlıcanlarının korunması, sadece çevresel bir mesele değil, aynı zamanda gelecek nesillere temiz denizler bırakma sorumluluğu taşıyan toplumsal bir görev olarak görülmelidir.