Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Çeşme Projesi konusunda yapılan suçlamalara kararlılıkla yanıt verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un projeyi sabote ettiği iddiasına karşı çıkan Soyer, bölgenin doğal ve kültürel zenginliklerinin korunmasının her şeyden önce geldiğini belirterek, bu projeyi durdurmanın, geleceği güvence altına almak anlamına geldiğini vurguladı.
Bakan Ersoy’un Suçlamalarına Sert Tepki
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, Çeşme Projesi’nin ilerlemesini engellediği gerekçesiyle Tunç Soyer’i suçlaması, yerel ve ulusal düzeyde geniş yankı buldu. Ersoy’un açıklamaları, projenin gelişmesine yönelik engellemelerin “sabotaj” olarak nitelendirilmesine yol açtı. Ancak Soyer, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, bu ifadeleri net bir şekilde reddederek, söz konusu projenin bölgeye uzun vadede zarar verecek nitelikte olduğunun altını çizdi.
Soyer, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Türkçede ‘sabote etmek’ ifadesi negatif bir anlam taşır. Oysaki söz konusu proje, ulaşımı, altyapısı ve temiz su kaynakları gibi en temel gereksinimleri dahi karşılamayan, hazırlıksız bir projeydi. Dolayısıyla sabote etmek yerine, ‘Çeşme’nin geleceğinin karartılmasına engel oldum’ demek daha doğru olur.”
Plansız ve Gelişigüzel İmar Tehlikesi
Tunç Soyer, projeye olan karşıtlığını yalnızca çevresel kaygılarla değil, aynı zamanda bölgenin plansız ve gelişigüzel imara açılma tehlikesiyle de gerekçelendirdi. Çeşme Yarımadası’nın mevcut turizm alanlarının bile yeterince kullanılmadığını hatırlatan Soyer, “Çeşme’deki mevcut turizm alanlarının ortalama kullanımı, toplam turizm alanının %10’unu bile geçmemektedir. Bu alanlar değerlendirilmeksizin, yarımadanın plansız bir şekilde imara açılması kabul edilemez,” şeklinde konuştu.
Soyer ayrıca, bu projenin bölgenin doğal yapısını ve sürdürülebilir turizm potansiyelini tehlikeye atacağını, bilimsel raporların da bu doğrultuda uyarılar içerdiğini belirtti. “Bilimsel tüm raporlara karşın, yarımadanın henüz plansız çok büyük bir bölümünün imara açılması sonucunu doğuracak bu projeye engel olmaktan gurur duyuyorum,” diye ekledi.
Tek Tip Turizme Karşı Çeşitliliği Savunma
Soyer, Çeşme Yarımadası’nın tek tip bir turizm anlayışına teslim edilmesinin, uzun vadede bölgeye zarar vereceği uyarısında bulunarak, alternatif turizm modellerinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Türkiye’nin ve özelde Çeşme’nin tek tip turizme mahkum olmaması gerekir. Arazilerin ranta açılması, sürdürülebilir bir turizm modeli oluşturmak için çözüm değildir,” diyen Soyer, bölgenin zenginliklerinin korunarak kullanılması gerektiğini vurguladı.
Küresel iklim değişikliği, su kaynaklarının hızla tükenmesi ve doğal alanların imara açılması gibi tehditlerin arttığı bir dönemde, Çeşme gibi doğal güzelliklere sahip bölgelerin sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunması gerektiğinin altını çizen Soyer, “Kaynaklarımızın ve zenginliklerimizin sürdürülebilir kullanımı, bölgenin geleceği için elzemdir,” ifadelerini kullandı.
Çeşme’nin Geleceği İçin Bir Dönüm Noktası
Tunç Soyer’in açıklamaları, Çeşme Projesi’nin geleceği üzerinde önemli bir tartışma başlattı. Bölgede yapılacak herhangi bir büyük çaplı projenin, sadece kısa vadeli ekonomik kazançlar üzerinden değil, uzun vadeli çevresel ve sosyal etkiler göz önünde bulundurularak planlanması gerektiği mesajı, çevre koruma ve sürdürülebilirlik yanlısı kesimler tarafından olumlu karşılandı. Soyer’in duruşu, yerel yönetimlerin sadece ekonomik kalkınma değil, aynı zamanda doğanın ve toplumun geleceğini koruma sorumluluğunu da taşıdığı yönünde bir hatırlatma olarak nitelendirildi.
Çeşme Yarımadası’nın geleceği, bu proje etrafında gelişen tartışmaların ardından yeniden gündeme gelirken, bölgenin korunması ve doğru şekilde yönetilmesi gerektiği bir kez daha ortaya konmuş oldu.